Bel Kayması
Bu sayfada bel kayması nedir, bel kayması belirtileri ve türleri, bel kayması ameliyatı, ameliyat sonrası iyileşme süreci hakkında detayları anlatmaya çalışacağız. Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Bel Kayması Nedir?
Omurgamızı oluşturan kemikler sağlıklı insanlarda düzenli bir şekilde üst üste dizilim gösterirler. Bu kemiklerin tüm kenarları kendilerinden önce ve sonraki kemikle aynı hizadadır. Omurgadaki kemiklerin arasındaki bu düzenli dizilim, esnekliği ve dayanıklılığı arttıran bir yapılanmadır. İşte bu kusursuz yapılanma özelliğini, disk ve faset eklem dediğimiz omurgaları birbirine bağlayan yapılar oluşturur. Bu yapılar omurga kemikleri arasında yastık ve köprü görevi görürler. Boynun alt kısmından kuyruk sokumuna kadar uzanan omurga kemikleri, insan bedeninin dengeli bir şekilde ayakta durmasını sağlar. Aynı zamanda da omuriliği koruma altında tutarlar. Tıpta bel bölgesinde spondilolistezis denildiğinde halk arasında omurga veya bel kayması ya da belde disk kayması anlaşılır. Bu sorun söz konusu olduğunda, omurga kemiklerinden biri diğerine göre daha öne hareket ederek omurilik kesesini ve buradan çıkan sinir köklerini sıkıştırır, bunun sonucunda bel kayması belirtileri oluşur. Bu soruna yol açan birden fazla neden vardır. Bunlar arasında yaşla ilerleyen dejenerasyon, doğumsal olarak söz konusu olan anomali, travma, enfeksiyon, cerrahi girişim ya da tümör sayılabilir. Bel kayması daha çok L4, L5 dediğimiz bel bölgesindeki omurga kemikleri ile L5 ve halkın kuyruk kemiği adını verdiği bizim sakrum dediğimiz bölgedeki kemikler arasında görülür.
Bel Kayması Belirtileri Nelerdir?
Bel kayması belirtileri arasında bel ağrısı, kalça veya her iki bacak ve/veya ayakta ağrı, yangı, tek veya her iki bacakta uyuşma gibi şikayetler görülebilir. Kaymanın derecesine göre hastalardaki bel kayması belirtileri şiddetlenebilir ve kuvvet kaybı oluşarak felç tablosunun oluşması görülebilir. Bel kayması belirtileri arasında en çok görülen, bel ağrısı, hastaneye başvuran hastaların yaklaşık %10’unda saptanır. Kadınlarda biraz daha sık rastlanılan bu sorun, bel fıtığıyla benzer belirtiler gösterebilir. Ancak aralarında belirgin derecede patolojik anatomik farklılıklar vardır. Bel fıtığında omurga kemikleri arasındaki disk denilen yumuşak kıkırdak yapı kapsülünü yırtarak dışarı çıkmakta, omurilik ya da ondan çıkan sinir köklerine basmaktadır. Bel kayması belirtileri ortaya çıktığında omurga kemiklerinin biri diğeri üzerinde kaymakta ve omurilik kesesine ya da sinirlere baskı oluşmaktadır. Bazen de hem bel fıtığı hem bel kayması aynı hastada bulunabilir. Bu hastalarda dinamik süreçte iken yani eğilirken, ayağa kalkarken, otururken ya da yataktan doğrulurken bel kayması belirtileri görülebilir. Bel kayması tedavi edilmezse zaman içinde ilerleyerek daha da ciddi bulgulara yol açabilir.
Bel Kaymasının Türleri Nelerdir?
Bunu iki grupta toplayabileceğimizi görüyoruz. Doğuştan ya da edinsel. Doğuştan olan bel kayması tıptaki adıyla konjenital spondilolisteziste omurga kemiklerinde gelişim bozukluğu vardır. Kadınlarda 2 kat daha fazla rastlanır. Omurga kemikleri arasındaki bağlantının yani eklem bölgesinin zayıf olmasından kaynaklanan bu sorun, ergenlik döneminde bel ağrısına neden olabilir. En çok görülen kayma tiplerinden biri olan edinsel yani sonradan kazanılmış olan bel kayması türleri de dejenerasyon spondilolistezis, spondilolizis ve travmatik spondilolistezis olmak üzere üçe ayrılır.
Dejeneratif spondilolistezis yaşın ilerlemesi ile omurga kemikleri ve çevresindeki bağ dokusundaki bozulmalar sonucu iki omurga kemiğinin birbiri üzerinde kayması sonucu ortaya çıkar. Omurga kemiklerinde ve bunu saran bağ dokularında yaşlanma kaynaklı dejenerasyon saptanır. Bu tip spondilolistezis çoğunlukla 40 yaş üzerinde görülmektedir. Bu hastalığa halk arasında omurilik kanalı daralması denilen lomber spinal stenoz da eşlik edebilir.
Hastalarda bel, bacaklar veya ayaklardaki ağrının yanı sıra bacaklar veya ayaklarda kuvvet kaybı, bel eğiminde artış, yürüme güçlüğü, yürüme mesafesinin kısalması gibi bel kayması belirtileri bulunabilir. Dejeneratif spondilolisteziste uzun süre ayakta durma ya da yürüme gibi aktiviteler şikayetleri artırabilir. Spondilolizisin halk arasındaki adı stres kırığıdır. Bel bölgesi vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla yüklenmeye maruz kalan bir bölgedir. Bu sorun oluştuğunda omurgada üst kısımda yer alan kemik aşağı doğru kayar. Stres kırıkları genellikle dinlenme sırasında belirti oluşturmaz. İleri dönemde buna bağlı olarak gelişen kayma sonucu bulgular ortaya çıkabilir. Ayrıca omurgayı saran bağ dokusunda da, özellikle kaslarda gerilme ve spazmlara sık rastlanır. Spondilolizis dediğimiz bu durumda bazen hastalarda hiçbir belirti olmadığı halde, röntgen ya da bilgisayarlı tomografi çekimlerinde kırık hattı radyolojik olarak saptanabilir. Travmatik spondilolistezis genellikle kaza sonucu oluşur. Ani gelişen bir süreçtir. Bu hastalarda bel ağrısı çoğunlukla hasta ayakta dururken ve hareket ederken artar. Ayrıca travmanın olduğu bölgede lokal ağrı, eğer omurilik kesesi ya da sinir kökleri olaydan etkileniyorsa nörolojik bulgular saptanabilir. Omurga kemiklerinin kaymasının derecesi de çoğunlukla travmanın ciddiyeti ile paralellik gösterir. Travma nedeniyle omurga kemiklerinin bağlantısını sağlayan faset eklemler kırılabilir ya da parçalanabilir. Travmatik omurga kaymaları bu durumda durağan yapılarını kaybederek sorunun ancak ameliyatla çözülebileceği bir duruma gelebilirler.
Bel Kayması Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavi iki ana grupta sınıflandırılır. Bunlardan biri tutucu tedavi dediğimiz ilaç ve/veya fizik tedavi ile algoloji dediğimiz ağrı bölümü tarafından yapılan uygulamalar, diğeri ise cerrahi tedavidir. Yapılan nörolojik muayene ve görüntüleme tetkikleri sonrası, hastada önemli bir sorun ve omurgada hareketlilik saptanmazsa ilaçlar, fizik tedavi veya algoloji uygulamalarıyla hastaların tedavi edilmesi düşünülebilir. Fizik tedavi programlarında amaç, hastalara klinik içinde yapılan tedavi uygulamaları ve karın ve sırt kaslarını güçlendiren egzersiz programları ile birlikte bel kayması belirtileri nedeniyle bozulan hasta yaşam konforunu düzeltmektir. Algolojik uygulamalarda ise omurilik kanalı, bacaklara giden sinir kökleri, omurga kemiklerini birbirine bağlayan eklemlere ameliyathanede streril koşullarda enjeksiyon ve/veya radyofrekans uygulamaları yapılmaktadır. Fizik tedavi ve algolojik uygulamaların yapılabilmesi için hastalarda bel kayması belirtileri arasında bulunan bacaklarda ve ayaklarda kuvvet kaybı, idrar ve/veya gaita kaçırma olmamalıdır.
Genellikle ilaç veya fizik tedavi programlarından yarar görmeyen ancak cerrahi kriterler taşımayan hastalarda algolojik uygulamalar tercih edilebilir. İlaç, fizik tedavi ve algoloji uygulamalarına rağmen hastalarda belirtiler azalmıyor ya da nörolojik muayene bulguları ortaya çıkıyorsa; hastalar cerrahi girişim için değerlendirilmelidir.
Bel kayması ameliyatı için karar vermeden önce omurgadaki kaymanın hareketli olup olmadığı ve bunun bel kayması belirtileri oluşturup oluşturmadığına bakılması gerekir. Belinde kayma oluşmuş ancak hareket saptanmayan hastaya mutlaka cerrahi müdahale yapılması gerekmez. Ama halk arasında hareketli bel filmi denilen lomber dinamik grafide kayma hareketle artıyorsa, hastanın ameliyat edilmesi gerekir. Ameliyat edilmeyen bu gruptaki hastalarda kayma zamanla daha da ilerleyerek omurilik kesesini ve buradan çıkan ve bacaklara giden sinir köklerini sıkıştırarak hastalarda ciddi derecede ağrı, bacak veya ayaklarda kuvvet kaybı, karıncalanma ve uyuşma, yürüme mesafesinin kısalması ve çok şiddetli ağrı gibi bel kayması belirtileri oluşturur. Sorunun daha da ilerlediği durumlarda ise cinsel işlev kaybı ve sfinkter kusuru dediğimiz idrar ya da gaita kaçırma gibi çok olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilir. Bel kayması ameliyatı dediğimiz zaman halkımızın genellikle anladığı ameliyat yöntemi, kayan bölgenin vida ile sabitlenmesi ameliyatıdır. Ancak aynı ameliyatta çoğu zaman omurga kanalındaki omurilik kesesini ve bacağa giden sinir köklerini sıkıştıran kemik ve yumuşak doku yapıları da çıkarılarak, omurilik kesesi ve bacağa giden sinir kökleri rahatlatılır. Bazen bu ameliyat yöntemine yine halk arasında takoz denilen ancak bizim kafes dediğimiz titanyum küçük protezlerin de eklenmesi gerekebilir. Bu ameliyat halk arasında oldukça çekinilen ameliyat yöntemlerindendir ancak gelişen teknoloji ve görüntüleme sistemleri ile hastaların felç olma riskleri çok azaltılmıştır. Ameliyat öncesinde yapılan cerrahi planlama sırasında ameliyatta kullanılacak vida ve rot sistemlerinin ölçümlemeleri yapılır ve ameliyat sırasında bu sistemler skopi dediğimiz gelişmiş görüntüleme sistemi yardımıyla hasta omurgasına yerleştirilir.
Bel Kaymasında Tanı Koyma Süreci Nasıldır?
Tanı yöntemleri arasında en çok kullandıklarımız direkt grafi, manyetik rezonans görüntüleme ve bilgisayarlı tomografidir. Hastalar genellikle bel, bacaklar ve ayaklarda olan ağrılar nedeniyle hekime geldiklerinden çoğunlukla bu muayene sonrası çekilen manyetik rezonans görüntüleme ve direkt röntgen grafileriyle sorun saptanır. Bazen şüpheli bir kırığı anlamak veya omurganın kemik yapısını daha iyi değerlendirmek için bilgisayar tomografi tetkikinden yararlanılabilir. Spondilolizis ya da çok erken evre kayma olgularında omurganın stabilitesini yani diğer adıyla durağanlığını test etmek amacıyla halkın hareketli bel röntgeni dediği tıptaki adı ise lomber dinamik grafi olan tetkikler istenebilir. Bazı hastalarda da elektromiyografi denilen elektrofizyolojik test tanıyı güçlendirmek için yapılabilir.
Omurga Cerrahisi ve Beslenme
Cerrahi öncesinde vücut ağırlığı, cerrahi sonrasında iyileşme sürecini etkilemektedir. İdeal ağırlığın üzerinde bulunmak, omurga üzerindeki ağırlığı ve bel kayması belirtilerini arttırmakta ve ameliyat sonrasında iyileşme süreci uzamakta, komplikasyon riski artmakta, hareket kısıtlamasına neden olmaktadır. Cerrahi öncesinde %5 ağırlık kaybı sağlanması riskleri azaltmaktadır. Planlanmış bir ameliyat geçirecekseniz, fazla kilolarınızın bir kısmından kurtulmanız için enerji alımınızı dengelemeniz gerekmektedir. Hareket kısıtlamalarını göz önüne alarak sağlıklı bir zayıflama programı ile ameliyata hazırlanabilirsiniz. Cerrahi sonrasında çabuk iyileşmek için besin alımını arttırmak, enerji dengesinin pozitif yönde değişmesine neden olmakta ve kilo alımıyla sonuçlanmaktadır. Cerrahi girişimler, öngörülebilir kontrollü bir travma çeşididir. Cerrahi girişimin büyüklüğü, uygulandığı bölgeye göre enerji ve protein gereksinimi değişiklik göstermektedir. Omurga cerrahisi sonrasında kısmen hareket kısıtlaması olmaktadır. Bununla birlikte alınan besin miktarındaki artış, kilo alımına yol açmaktadır.
Ameliyat öncesinde olduğu gibi ameliyat sonrasında da kilo alımı veya fazla kiloya sahip olmak omurgaya daha fazla yük binmesi anlamını taşımaktadır. Cerrahiden hemen sonra, beslenme düzeninizin planlanması ve aşırı kilo artışının engellenmesi iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Bu konuda ilk adım hastanın enerji ve besin gereksinimlerinin hesaplanarak düzenlenmesini içermektedir. Kısmen hareket kısıtlamanızın olması, bazal enerji gereksiniminin miktarını düşürmektedir. Herhangi bir kronik hastalık (diyabet, kalp hastalığı, hipertansiyon gibi) yok ise, kişiye göre kalori düzenlemesi yapılmış bir beslenme programı ameliyat sonrasında hayatınızı kolaylaştıracaktır. Sağlıklı bir beslenme planlaması sadece kalori düzenlemesi ile değil, bunun yanında karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve vitamin gereksinmelerine göre de yapılmaktadır. Bu konuda bir diyetisyenden yardım almanız, sağlıklı bir nekahat dönemi geçirmenizi sağlayacaktır.
Bel Kayması Ameliyatı Fiyatları
Ameliyat için fiyat öğrenmek isteyen çok sayıda hasta telefonu almaktayız. Ameliyat fiyatlarının tüm hastalarımıza açık dijital ortamda yayınlanması mesleki etik kurallar açısından uygun değildir. Hastalarımızın ameliyat ücretlendirmelerini diğer tüm özel hastanelerin kullandığı ve Türk Tabipler Birliği tarafından hazırlanan “Hekimlik Uygulamaları Veritabanı”ndaki ücretlendirme listesine göre yapıyoruz. Böylece hastalarımız, kendilerine teklif edilen fiyatın hangi standartlara göre belirlendiğini bilmekte, fiyatın şeffaflığından emin olmakta ve fiyatları karşılaştırma olanağına sahip olmaktadır.
Bel Kayması Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci
Ameliyatın süresi etkilenen omurga bölgesinin seviye sayısına göre değişiklik göstermektedir. Genellikle ortalama olarak 4 ile 6 saat arasında süren beyin cerrahisinin önemli ameliyatlarındandır. Hastalar ameliyat sonrası hastanede 3 ile 4 gün kalmakta, evde ise yaklaşık 7-10 gün arasında ılımlı bir dinlenme dönemi geçirmeleri gerekmektedir. Ofis çalışanları 30-45 gün sonrası işe dönebilirken, ağır işte çalışanlar için bu süre yaklaşık olarak 3 aydır. Hastalarımızın 6 hafta korse kullanmaları gerekir. Tam anlamıyla iyileşme dönemi ise 4-6 ay arasında gerçekleşir. Hastaların ameliyattan 2 ay sonra bel egzersizlerine başlamaları gerekir. Bel egzersizleri hastaların karın ve sırt kaslarını geliştirerek ameliyat sonrası dönemde hastaların daha sorunsuz bir dönem geçirmelerine ve bel kayması belirtileri ile yeniden karşılaşmamalarına yardımcı olur. Ancak bu bel egzersizlerinin bir nöroşirurji ya da fizik tedavi uzmanının gözetiminde planlaması gerekir. Bazı hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde bel kayması belirtileri sorununun daha hızlı çözülmesi amacıyla kısa dönem fizik tedavi uygulamaları gerekebilir.
Diyetisyen danışmanlığı alamıyorsanız beslenmenizde dikkat etmeniz gereken önemli noktalar şunlardır:
- Enerji yoğunluğu fazla olan besinlerden ve içeceklerden uzak durmanız gerekmektedir.
- Sağlıklı karbonhidratları seçmelisiniz. Karbonhidratları tamamen diyetinizden kaldırmanız vücudun gereksinimi olan enerjinin farklı kaynaklardan sağlamasına neden olacağı gibi, diyet lifi alımını da düşürmenize neden olacaktır. Sağlıklı karbonhidrat kaynakları: rafine edilmemiş tahıllar, sebzeler, meyveler, kuru baklagillerden elde edilmektedir.
- Şekerli besinlerden uzak durmalısınız. Bal, şurup, meyve suyu ve konsantresi gibi yiyecek ve içeceklerde doğal olarak bulunanın yanı sıra, besin sanayisi tarafından yiyecek ve içeceklere eklenen şekerler bulunmaktadır. Yüksek miktarda şeker tüketimi kilo alımına neden olmaktadır. Bu nedenle şeker tüketimi günlük enerji alımınızın % 10’undan az olmalı, bu da yaklaşık olarak 50 g veya 12 çay kaşığı şeker demektir. Ancak sağlık konusunda daha fazla yarar elde etmek için yapılan öneri, bu oranın % 5’in de altında olması gerektiği yönündedir.
- Et suyu, tavuk suyu, kemik suyu çorbalar, içerdikleri besin öğeleri açısından faydalılardır fakat enerji yoğunluğu ağırlıklı olarak yağlardan gelmekte ve fazla tüketimi kilo alımına neden olmaktadır. Tüketmek istiyorsanız yağsız olmasına dikkat edin ve günde 2 kaseden fazla tüketmeyin.
- Proteinler vücudumuzun en önemli yapıtaşlarıdır ve sağlıklı beslenmenin önemli bir parçasıdır. Ancak birçok farklı kaynağı vardır ve hepsinin vücuttaki etkileri birbirinden farklıdır. Protein gereksiniminin karşılanması için et suyu, tavuk suyu, kemik suyu çorbalar, işlenmiş et ürünleri yerine et, tavuk, balık, yumurta gibi protein içeriği yüksek besinlerin kendisini yemeniz, doku onarımı için daha etkili olmaktadır.
- Yağdan gelen enerjinin % 30’u geçmemesine dikkat edilmeli ve doymuş yağ tüketimini (kırmızı et, tereyağ, hindistan cevizi yağı, krema, peynir, kuyruk yağı) azaltırken, doymamış yağlara (balık, avokado, sert kabuklu yemişlerde bulunan yağlar ve ayçiçek, kanola ve zeytinyağı) ağırlık verilmesi daha sağlıklı olacaktır. Ayrıca endüstriyel trans yağlar da (işlenmiş besinler, fast-food, hamur işleri, yağda kızartılmış yiyecekler, vb.) mümkün olduğunca tüketilmemelidir.
- Ameliyat sonrasında barsak hareketlerinde yavaşlama olabilir. Bunu önlemek için günde 4-5 porsiyon sebze ve meyve, tam tahıllı besinler, kuru baklagilleri tüketmelisiniz. Renk ve çeşitliliğe özen göstererek tüm meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketiniz. Ayrıca patates, tatlı patates ve diğer nişastalı kök bitkilerin, sebze ve meyve grubunda değerlendirilmediğini unutmamalısınız.
- Ameliyat sonrasında yeterli kalsiyum ve D vitamini almalısınız. Kalsiyumun önemli kaynağı: Süt ve süt ürünleri kemik sağlığının korumasının yanında kronik hastalıklardan koruyucu ve kilo kontrolüne yardımcı olması gibi önemli faydaları vardır. Günde 2 su bardağı süt ve yoğurt tüketimi önerilmektedir. D vitamininin de kalsiyum gibi kemik sağlığı, kronik hastalıklar, bağışıklık sistemi işlevleri gibi birçok konu üzerinde olumlu etkileri olduğu, yapılmış olan pek çok önemli çalışmada görülmüştür. Bu nedenle, bu besin öğelerin yeterli alımı oldukça önemlidir.
- Yeterli su içilmelidir. Şekerli içecekler, gazlı içecekler, hazır meyve suları, çay ve kahve, su yerine geçmemektedir. Günde 1,5- 2 litre (8-10 su bardağı) su içilmelidir.